0232 502 02 41 İzmir için 0541 786 70 59 Manisa için 0507 921 56 48
Avukata Sor ?

Faydalı Bilgiler

SGK TARAFINDAN KARŞILANMAYAN KANSER İLAÇLARININ BEDELİNİN ÖDENMESİNE İLİŞKİN DAVA

 

İZMİR 5.İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO: 2023/1168

KARAR NO: 2023/1965

 

DAVACI    : M.S.
VEKİLİ    : AV. FİLİZ TUĞÇE AYRANCI İPLİKÇİ -(E-Tebligat)      

DAVALI    : SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI -(E-Tebligat)
VEKİLLERİ    : AV.  -Aynı Yerde     
           
DAVANIN ÖZETİ    : Emekli kamu görevlisi olup, kanser hastası olan davacı tarafından, hastalığının tedavisinde kullanılmak üzere doktoru tarafından önerilen ''Vemurafenib" etken maddeli Zelboraf isimli ilaç bedelinin kesinti yapılmaksızın karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin Kordon Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 13.02.2023 tarih ve 63898038 sayılı işleminin; hukuka aykırı olduğu, kemoterapi ve radyoterapi tedavilerin denendiği, ancak yeterli sonuç alınamadığı, kanserli hücrelerin yok olmadığı, kanserle mücadele ettiği için söz konusu ilaçlara ihtiyacı olduğu ileri sürülerek yürütülmesinin durdurulması ve iptali ile kendisi tarafından karşılanan toplam 140.343,86 TL ilaç bedelinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi istenilmektedir.

SAVUNMA ÖZETİ          : Dava konusu ilacın Sağlık Uygulama Tebliğinde belirtilen bedeli ödenecek ilaçlar listesinde bulunmadığı, sağlık ve sosyal güvenlik hakları Anayasa'nın 56. ve 60. maddelerinde güvence altına alınmış olmakla birlikte söz konusu hakların Devletin mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirileceğinin açık olduğu, unutulmaması gerekenin kanser ilaçlarının ödenmemesi değil, sağlık ve sosyal güvenlik hakkı çerçevesince, Sosyal Güvenlik Kurumunun yükümlülüklerini yerine getirmesinde optimizasyonun (verilen amaç veya amaçlar doğrultusunda belirli kısıtlamaların sağlanarak en uygun çözümün elde edilmesi) sağlanması ve bu ilaçların fiyatlarının çok yüksek olması sebebiyle istismarın önlenmesi olduğu, işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren İzmir 5. İdare Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın "Cumhuriyetin nitelikleri" başlıklı 2.maddesinde; "Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir." hükmüne, "Devletin temel amaç ve görevleri" başlıklı 5.maddesinde; "Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır." hükmüne, "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" başlıklı 17.maddesinin 1.fıkrasında; "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir." hükmüne, "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinde; "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir." hükmüne, "Sosyal güvenlik hakkı" başlıklı 60.maddesinin 1.fıkrasında ise; "Herkes, sosyal güvenlik hakkına sahiptir. " hükmüne yer verilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun "Sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma" başlıklı 62.maddesinde; "Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür. Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlandırılır. Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin tutarı arasında ilişki kurulamaz" hükmüne, "Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi" başlıklı 63.maddesinde; "Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:
.....
b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbi müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbi bakım ve tedaviler.
..... 
f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması ve yenilenmesi hizmetleri...." hükmüne, "Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri'' başlıklı 64.maddesinde, ''Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır: a)Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri. b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri. c) Yabancı ülke vatandaşlarının; genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayıldığı tarihten önce mevcut olan kronik hastalıkları, d) 63 üncü maddeye göre yöntem, tür, miktar ve kullanım sürelerinin belirlenmesi sonucunda Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin kapsamı dışında bırakılan sağlık hizmetleri. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Kurumca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları ile Kurumla kısmi branş veya sağlık hizmeti alım sözleşmesi imzalamış olan vakıf üniversitesi sağlık hizmeti sunucuları, Kuruma bildirmiş oldukları hekimlerden sözleşme kapsamı branşlarda fiilen hizmet sunanlar tarafından verilen sağlık hizmetlerini, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere ve Kurum mevzuatına uygun olarak fatura edebilirler. Aksi takdirde, bu faturalara ait tutarlar Kurumca karşılanmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Devletin, herkesin sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için gerekli teşkilatı kurmakla, yaşam hakkını sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmakla ve sosyal güvenlik hakkını sağlayacak gerekli tedbirleri almakla görevli olduğu ve bu kapsamda sosyal güvenlik hakkına sahip kişilerin tedavi giderlerinin ödenmesine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi için, içlerinde davalı idarenin de yer aldığı bazı kurum ve kuruluşlara düzenleme yapma yetkisi verildiği anlaşılmaktadır. Ancak söz konusu yetkinin, planlama ve bazı düzenlemelerin yapılması amacıyla kullanılması gerektiği açık olup; yetkinin veriliş amacı aşılarak, ilgililerin sağlık hizmetine ulaşmasının engellenmesi veya ağır bir mali yük altında bırakılması sonucunu doğuracak şekilde uygulanması hukuken mümkün bulunmamaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; emekli kamu görevlisi statüsünde olan davacının "karaciğer metastazlı kolon kanseri'' teşhisi konulmak suretiyle kanser tedavisi gördüğü, tedavisinin devam ettiği İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi tarafından verilen reçete gereği ''Vemurafenib" etken maddeli Zelboraf isimli ilacın kullanılmasının uygun görüldüğü, davacı tarafından ilaç bedelinin davalı kurum tarafından karşılanması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu, davalı idarece ilacın Sağlık Uygulama Tebliği EK:4/A ''Bedeli Ödenecek İlaçlar" listesi'nde yer almadığından bahisle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 
Uyuşmazlık konusu olayda, kanser hastası olan davacının hastalığının tedavisinde kullanılması için uygun görülen ''Vemurafenib" etken maddeli Zelboraf isimli ilacın, tedavi sürecinin bir parçası olduğu, davacının  hastalığı da göz önüne alındığında yaşamsal öneminin bulunduğu, dolayısıyla sözü edilen ilaç bedelinin ödenmemesinin, 5434 sayılı Kanun kapsamında tedavi yardımından yararlanan davacının sağlıklı yaşam hakkı ve sosyal devlet ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır.

Bu durumda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlanmanın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak olduğu ve bu hizmet ve hakların finansmanını kesinti yapılmaksızın sağlamanın davalı idarenin yükümlülüğünde olduğu sonucuna ulaşıldığından, davacının hastalığının tedavisinde kullanılan ''Vemurafenib" etken maddeli Zelboraf isimli ilaç bedelinin davalı idare tarafından karşılanması talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu işlem hukuka aykırı bulunduğundan Anayasanın 125. maddesinde yer alan; idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralı gereğince, davacı tarafından hastalığının tedavisinde kullanılan ve bedeli kendisince karşılanan ilaç bedeline ilişkin toplam 140.343,86 TL'nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusu işlemin İPTALİNE, 
2-Davacı tarafından karşılanan ilaç bedeli olan 140.343,86-TL'nin isteminin KABULÜNE, 140.343,86 TL'nin  dava tarihinden (23/03/2023) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ÖDENMESİNE,
3-Hükmedilen tutar zerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 22.455,02 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, 
4-Aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine,
5-Hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.586,88-TL nispi karar harcının davalı idare tarafından davacıya verilmesine, hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.586,88-TL nispi karar harcından davanın açıldığı tarihte yatırılan 179,90 -TL harcın mahsubu sonucu kalan 9.406,98-TL'nin davacıya tamamlattırılması için müzekkere yazılmasına
5-Artan posta avansının kararın kesinleşmesinden sonra re'sen taraflara iadesine,
Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde İzmir Bölge İdare Mahkemesi'ne istinaf yolu açık olmak üzere 12/10/2023 tarihinde oy birliğiyle  karar verildi.

 

Facebook'ta paylaş